.DEVRİN BÜYÜK DİN ÂLİMLERİNDEN YÜZBİNLERCE İNSANIN HİDÂYETİNE VESİLE OLAN SİLİSTRELİ SÜLEYMAN EFENDİ."
"Yıl 1957, Bursa’nın Ulu Camii’nde bir komedya ter-tiplenir. Düzmece bir Mehdilik hadisesi çıkarılır. Aynen Menemen’de olduğu gibi bir dolap döndürülmekte, Müslümanlar ezilmek istenmektedir. Ertesi günü leş kargası küfür gazeteleri kapkara manşetlerle feryâdı basarlar: İRTİCÂ!… Şu mâhut 31 Mart vak’asından beri belli aralıklarla oynanan iğrenç bir oyundur bu. Müslümanları sindirmek, küfür saltanatının devamını sağlamak, Lozan ruhunu korumak için… Ulu Cami’deki düzmece komplonun ardından bir Müslüman avı başlar. Bu tam bir devlet törörüdür. Bu arada Süleyman Efendi’nin evine ve damadı Kemal Kacar Beyin yazıhanesine de baskın tertiplenir. Her ikisi de Emniyet Müdürlüğü’ne götürülür ve oradan muhafazalı olarak Kütahya’ya yollanırlar. Necip Fazıl’ın kaleminden. “Süleyman Efendi, Kütahya Emniyet Müdürlüğü’nde… Bütün bir gün ve gece orada bekletiliyor. Sabaha kadar, bu yetmişine merdiven dayamış ihtiyar zât’a, tokat, edilmedik cefâ bırakılmıyor…” Evet son devrin büyük Din âlimlerinden, İslâmî devamlılık şuurunun önderlerinden, yüzbinlerce insanın hidâyetine vesîle olan Nakşî şeyhlerinden Silistreli Süleyman Efendi, yakın tarihimizde işte böyle işkencelere ma’ruz bırakılmıştı. Suçu mu?.. Çok büyüktü. Çünkü O İslâm için, iman, Kur’ân, şer’i şerif, sünnet-i seniyye, ümmet-i necîbe için çalışan bir Hak eriydi. Türk milletini iğrenç ve menfur bir masonluk diktatörlüğü altında idare etmek isteyen ateizm mürtecileri bu yüzden O’na ve O’nun paralelinde olanlara düşmandılar. [M.Şevket EYGİ]. Rabbim: Şefeatlarına nail eylesin.Amin Ecmeın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder