▪️Tuhaf bir din anlayışı gelişti son yıllarda. Kimsenin de yadırgamadığı bu tuhaf dinin kendine ait ritüelleri de çıktı tabii ister istemez.
Kocaman yuvarlak masaların etrafında büyük şamdanlarla iftar açınca Allah’a daha yakın oluyor, ama tıka basa yediğimizde Allah’tan uzaklaştığımızı fark edemiyoruz.
“Ararım ararım seni her yerde” ney ile çalınınca kendimizi daha dindar, ama klarnet ile dinleyince günah işlemiş gibi hissediyoruz.
Bir sünneti yerine getirmek için erkek çocuklarını kullanıyoruz ama, sünneti ifa ettik diye kadın erkek hep beraber pistte göbek atıyoruz.
Farz olan cumaya gitmeyen vacip olan bayram namazını kılınca iyi hissediyorda kendini, kimsenin aklına bu beş vakit ne olacak sorusu gelmiyor henüz.
Dünyada müslümanlar aç iken obezite ameliyatları hakkında Google dolaşıyor, Nutella kaşıklarken Yemen’i bombalıyor diye Suudi Arabistan’a X’ten lanet yağdırıyoruz.
Siyonizmin siyonist olduğunu ayağımızdaki Nike ayakkabı ile kola içerken haykırıyor, tam o sırada Müslümanların ne kadar da tembel olduğunu iddia eden iddialı cümleler sıralıyoruz.
Domuz eti yemeyi büyük günah sayıyor da gıybet yapıp insan eti yemeyi baya baya hafife alıyoruz.
Düğünlerimizde iki semazen ücreti mukabil dönünce adı İslami düğün oluyor; yapılan israfın, gösterişin, cıvıklığın adını hiç koymuyoruz.
Binlerce lira verip kehribar tespihle bin defa Allah demek kolay geliyor, ama bir fakiri on gece doyurunca zorlanmış hissediyoruz.
Saç göstermenin büyük günah olduğuna iman ediyor ama düğünlerde örtüsü ile başka adamların önünde gerdan kırmanın abesliğini attığımız ‘Hayırlı Cumalar’ mesajı ile telafi ettiğimizi zannediyoruz.
Bu İslam değil!
İşime öyle geliyor dini!
Onun yeri bunun yeri ayrı dini!
Dostlar alışverişte görsün dini!
Benim kalbim temiz dini!
Birilerinin sarıldığı, birilerinin her fırsatta saldırdığı, birilerinin de salladığı kimsenin hakkıyla yaşamadığı “Garip” kalmış bir din.
Ama bu İslam değil...
▪️Ezgi Akgül

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder