7 Haziran 2024 Cuma

SORU: VESVESE HAKKINDA NE YAPMALIYIM ?

SORU: VESVESE HAKKINDA NE YAPMALIYIM ?
CEVAP: Vesvese Şeytandandır.
Vesvesenin Şeytandan olduğunu; abdestte, gusülde, namazda bu illetten sakınmamız gerektiğini bildiren Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) de hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyorlar:
“Biriniz namazda iken ona Şeytan gelir ve makadından bir kıl alır, onu uzatır. O kişi de abdestinin bozulduğunu sanır. Böyle bir durumda ses duymadıkça veya koku hissetmedikçe namazdan ayrılmasın.”
[Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 96]
“Biriniz mescidde iken, karnında (makadında) bir hareket hissetse ve abdestinin bozulup bozulmadığı hususunda tereddüde düşse, bir ses işitmedikçe veya bir koku duymadıkça (abdest almak için) mescidi terk etmesin.”
[Müslim, Sahih, Hayz, 99; Ebû Dâvud, Sünen, Tahâret, 68, H. No: 177; Tirmizî, Sünin, Tahâret, 56; İbn Huzeyme, Sahih, I, 19]
“Biriniz namazda iken Şeytan ona gelir ve bir adamın hayvanını yumuşakça zaptettiği gibi, o kimseyi ele geçirir; ona hâkim olunca, o kişinin kalçalarının arasından, onu namazdan vazgeçirmek için, yellenme gibi bir şey yapar. Biriniz böyle bir durumla karşılaşırsa, şüphe bırakmayacak şekilde kesin olarak bir ses duymadıkça ya da koku hissetmedikçe namazını bozmasın.” [Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 330]
Bütün bunları Şeytan, sırf mü’mini ibadetten uzaklaştırabilmek için yapar. İşte bu duruma mâni olmak için hadis-i şerifte, "sesini veya kokusunu almadığınız şeylerden dolayı abdest almayınız" buyurulmuştur.
Burnun koku hissetmesi veya kulağın bir ses duymasından maksat, abdestin bozulduğunu kesin olarak bilmektir. Yoksa ses duymadığı veya koku hissetmediği halde yel çıkardığını bilen bir kimsenin de elbette ki abdesti bozulur. Çünkü çıkan her yelde mutlaka koku ya da ses olacak diye bir şart yoktur. Kişinin, kesin bir şekilde yellendiğini bildiği halde, "sesini ve kokusunu almadım" deyip, abdest almamak tehlikelidir, büyük hatadır. Bilindiği üzere, abdestsiz olduğunu bile-bile namaz kılan kimse kâfir olur.
Bu illete müptela olan insanların en çok karşılaştıkları vesvese türü budur. İdealinde en mükemmel ibadeti yapma düşüncesi vardır. Yanlışsız ve eksiksiz en iyi amel ve hizmeti yapma zannına kapılmıştır. Buna bir de takva düşüncesi ilave edilmişse, meselenin üstüne-üstüne gider. Gittikçe de vesvesenin şiddeti artar. Zaman içinde öyle bir dereceye varır ki, amel ve ibadetin en iyisine ulaşayım derken harama düşebilir!.. Bazen sünnet olan bir ibadeti ideal mânada yapmaya çalışırken, farkında olmadan bir farzı terk eder. Sonunda da "Acaba ibadetim sahih oldu mu?" diye peş peşe o ibadeti iade eder/tekrarlar durur. Zaman içinde bu hal devam eder, sonunda büyük bir ümitsizliğe düşer. Şeytan onun bu halinden istifade eder ve onu yaralar.
Bu tür vesveseye kapılan bir insan abdest almaya başlar, o anda vesveseye yakalanır, kollarını yıkarken tekrar başa döner, ayağını yıkayıp abdestini bitirmesi gerekirken bir daha başa döner… Veya abdestini aldıktan sonra, "Herhalde sağ kolumu yıkamadım, başımı meshetmedim" gibi bahanelerle üst üste üç-beş defa abdest alır. İşte burada Şeytan’ın attığı vesvese oku hedefini bulmuştur. Bu durum artık o insanda bir hastalık haline gelmiş demektir.
Birçok insan tanırız, Ezan okunmazdan yarım saat önce abdest almaya başlar, namazın farzına zor yetişir... Üst üste en az beş defa abdest aldığı olur... Bundan kurtulmak elbette ki zordur ama, imkansız da değildir. İradenizi sağlam tutarsanız, Allah’ın izniyle sür’atle ruh sağlığınıza kavuşursunuz.
Boy abdestinde de vesveseye kapılan insanlar, bir kere gusül yeterliyken, kurulandıktan sonra kendilerini tekrar tekrar yıkanmaya mecbur hissederler…
Bu çeşit vesvese abdest ve gusülde görüldüğü gibi, en çok da namazda karşılaşılır. Normal olarak namazda insanın aklına her türlü düşünce gelebilir. Özellikle Şeytanın işlettiği bu düşünce akımına kapılan insan, namazını bir türlü bitiremez; şayet camide ise, cemaate yetişemez. Gerek abdesti tekrar-tekrar alır, gerekse sünneti dönüp dönüp yeni baştan kılar. Namazın içinde ise Fatiha ve zamm-ı sureleri birkaç defa okumak zorunda hisseder kendini... Yahut namazın müstehap ve sünnetlerini en ideal bir şekilde yapayım derken, ya vaciplerini veya farzını tehir ya da terk terk etmek gibi bir duruma düşer; kısacası hata üstüne hata yapar.
Bir de meselenin şu yönü vardır:
İnsan bu çeşit vesvesenin Şeytan’dan kaynaklandığını bildiği halde veya sevdiği, itimat ettiği, ilmine güvendiği birisi tarafından kendisine haber verildiği halde, hiç aldırmadan vesveseye uymaya devam ederse, bu sefer vebal altına girmiş, hatta günah işlemiş olur. Çünkü bu takdirde Allah Teala’yı, Rasûlü’nü ve Allah dostlarını dinlemiyor, Şeytan’a kulak veriyor demektir. Bu durumda kişi, tercihini belirleyecektir: 'Allah'a mı itaat edeceğim, yoksa Şeytan’a mı kulak vereceğim?' Birinci tercih kendisini hep güzelliklere götürecek, ikinci tercih ise musibetten musibete sürükleyecektir. Rabbim C.c cümlemizi muhafaza buyursun. AMİN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Cinsel performans ve bel soğukluğu için Osmanlı ocakları kullanmış bu tarifi:

Keçiboynuzu tozu, çakşır Kökü tozu, üzüm çekirdeği tozu, çörek otu tozu, zulumba Kökü tozu, meyan kökü tozu, andız Kökü tozu, havlıcan tozu,...