"...SÜLEYMAN HİLMİ TÜNAHAN Efendi Hazretlerinin Mersin Müftüsünü Ziyareti:
Yine Soğanlı Yaylasında çadırında müsafireten kaldığı Mevlüt Ağa’nın yanında zaman zaman Mersin Müftüsü Hacı Abdullah Efendiden bahseder.
Bir gün Mevlüt Ağa “Hocam herhalde bu Mersin Müftüsünü çok görmek istiyor” diyerek, iki at hazırlayıp çadırın bağına bağlayarak, içeriye girip, “Hocam iki tane at hazırladım, birisine siz binin, birisine de ben bineyim. Mersin’e kadar gidelim. Sizi Müftü Efendi ile görüştüreyim” deyince, Üstazımız çok memnun olur, atlara binip, yola çıkarlar.
Yolda giderken Mevlüt Ağanın babası Hacı Osman Ağanın medfun bulunduğu mezarlığa gelince Hz.Üstazımız orada durarak:
–“Mevlüt Ağa babanız galiba burada medfun değil mi?” buyurur. Mevlüt Ağa da:
–“Evet Efendim” der.
–“Seni babanla bir konuşturayım mı, arzu eder misin?” diye sorar. Mevlüt Ağa sükût eder, bir şey diyemez.
Tekrar:
–“Mevlüt Ağa arzu ediyorsan seni babanla konuşturayım” dediği halde Mevlüt Ağa cevap vermez.
Bunun üzerine Üstazımız
–“Mevlüt Ağa galiba babanla konuşmaya cesaret edemiyorsun” dedikten sonra yola devam ederler.
Mersin’e gelip, müftü Hacı Abdullah Efendi ile görüştükten sonra geri Soğanlı Yaylasına gelirler.
Bu hadise Mevlüt Ağa’nın içine dert olur. Nihayet sonbahar gelip, Soğanlı Yaylasından Mersin’e inince Mevlüt Ağa Mersin Müftüsünün yanına gidip:
– “Müftü Efendi bundan bir müddet önce Hacı Süleyman Efendi Hazretleri ile sizi ziyarete gelirken, babamın medfun bulunduğu mezarlığa gelince orada durup, Mevlüt Ağa ‘galiba babanız burada medfun değil mi?’ diye sordu. Ben de ‘Evet Efendim’ deyince, ‘Peki babanla seni konuşturayım mı?’ dedi. İçime bir his girdi, “konuştur” diyemedim:
–“Acaba bu mümkün olur muydu?” diye sorar.
Mersin Müftüsü Abdullah Efendi de içini çektikten sonra:
–“Ya Mevlüt Ağa, bir konuştur desen de konuşsaydın olmaz mıydı? Ah Mevlüt Ağa, bir fırsatı kaçırmışsın, Bunlar o zat için çok basit bir mes’eledir. O zat var ya, o zat gibi ikinci bir kişi yeryüzünde yoktur, O öyle bir zattır” diyerek uzun uzun Hz.Üstazımızdan bahseder.
Mevlüt Ağa zaman zaman Hz.Üstazımız’la alakalı olarak, “bu zat evimize müsafir olduktan sonra, evimizde bir bereket meydana geldi. O günden itibaren Cenab-ı Hakk bana tahmin edemediğim pek çok yerlerden mal mülk ihsan etti. Her şeyimizi o zata borçluyuz” diye anlatırdı.
Mevlüt Ağa da 1959 yılında vefat etti.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder