11 Şubat 2025 Salı

PEYGAMBERİMİZ (SAV)'İN YAPTIĞI ZİKİRLER NEDİR

 "...PEYGAMBERİMİZ (SAV)'İN YAPTIĞI ZİKİRLER NEDİR? 

 100 defa "Besmele-i Şerif; Bismillâhirrahmânirrahîm", 

 100 defa "Estağfirullah El-Azim'' 

 100 defa kendi üzerine "Salavat-ı Şerife" getirmiş; "Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed" 

 100 defa "La ilahe İllallah" 

 100 defa "Allah" 

 100 defa "Hu"  

 demiştir. Biz de Altı Esma'yı çekmekle bunları demiş oluyoruz. 

 Altı Esma'nın tarifi ve anlamı: 

 (1) "Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillâhirrahmânirrahîm" denildiğinde; şeytan 70 yıl öteye kaçar. (B) kapıdır, bir yandan dünyaya giriş, bir taraftan da dünyadan çıkıştır. Kur'an-ı Kerîm'in sırrı Fatiha Sûresi'nde, Fatiha'nın sırrı Besmele'de, Besmele'nin sırrı (B) harfinde. (B) harfinin sırrı da noktasında toplanmıştır. 

 Her şeyin bir kalbi var; Kur'an'ın Yâsîn-i Şerif, Yâsîn-i Şerifin Fatiha, Fatiha'nın kalbi Besmele-i Şeriftir. Tasavvufî yaşantının kalbi de Tevhid'dir. 

 Besmele'de Allah'ın 1001 ismi mahfuzdur. Kalbin anahtarı Besmele'dir. 

 Her Sûre Kur'an-ı Kerîm'de bir defa bulunur, Besmele ise 114 defa inmiştir. 

 Her hayırlı işin başlangıcı Besmele iledir. 

 Gönüllere rahmet yapsın! Rahman hatırı için herkese rızkını verir. Rahman da Rahim de besmelenin içinde. Rahman dünyayı besler. Rahim ahirete sesler. 

 Nefs-i emmâre ve şeytanın kamçısı Besmele'dir. Besmelesiz yemekte unutkanlık olur. Besmele gönüllerin anahtarıdır, Besmele Kur'an'ın anahtarıdır. 

 Altı Esma çalışanlara cin yaklaşamaz, hele 100 Besmele'den sonra gelemez. 

 (2) "Estağfirullah El-Azim" denildiğinde anadan doğmuş gibi büyük ve küçük günahlar affolur. "Estağfirullah" küçük günahlar için, "El-Azim" büyük günahlar için. 

 (3) Salavat-ı Şerife "Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed" getirildiğinde, Peygamber Efendimiz binek olur. 

 Güzel olarak ihlâsla yapılan Salavat-ı Şerife, kavak ağacından dökülen yaprak gibi günahları döker. Kötü dilleri düzeltir, kararmış gönülleri diriltir, harabe olan gönülleri neşelendirir. 

 Salavat-ı Şerifelerin en âlâsı namazda okunanlardır. 

 Perşembe günü ikindi vaktinden Cuma gününün ikindi sonrasına kadar Salavat-ı Şerife yapılırsa anında Peygamber Efendimiz'e ulaşır, yani otomatiktir ve Peygamber Efendimiz; "aldım kabul ettim " der. Diğer zamanlarda yapılanlar mektup misali ulaşır. 

 Güzel bir koku duyulduğunda Salavat-ı Şerife getirilecek! Pis koku duyulduğunda ise; 

 ﺣَﺴْﺒُﻨَﺎ اﻟﻠّٰﻪُ وَﻧِﻌْﻢَ اﻟْﻮَﻛٖﻴﻞُ  

 "Hasbünellahi ve ni'mel vekil" (Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.) 

 Güzel kokular, tatlı şeyler ikram edilirken Peygamberimiz (s.a.v.)'i anıp, O'na salavat getiriniz! 

 Salavat-i Şerife getirilirken sarılmak yok, musafaha, yani tokalaşmak var. Tokalaşmaya başlarken Salavat-ı Şerife getirilmeye başlanacak, Salavat-ı Şerife bitmeden eller bırakılmayacak! Ellerin birbirine kenetlenmesi gönülleri birbirine kenetleştirir. Gönüllerde yaşanan kötü huyları temizler, iyilikleri geliştirir. Zaten Peygamberimiz Hazret-i Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellemden bize bir hediyedir. 

 Şurda da hakkında âyet var; "Ve inneke le'ala hulugın azim" (Kalem Sûresi 4. âyet). 

 4) "Lâ ilahe İllallah" : Bütün amellere kul hakkı el koyar, ancak Kelime-i Tevhid'in sevabı müstesnadır. Çünkü Kelime-i Tevhid Allah'ın zatına mahsustur. Bu nedenle Kelime-i Tevhid'e çok çalışın. Zikirlerin en verimlisi, en zengini Kelime-i Tevhid'dir. 

 Tevhid sözlerinin tesiri uzun süre devam eder. Tevhid'in esrarını bilseler, yemin ederim ki, yerde sürünenler bile Tevhid çeker. Fakirlerin en büyük sadakası Tevhid'dir. İçteki ve dıştaki gururun temizlenmesi lâzım. 

 Devamlı Kelime-i Tevhid söylenirse gönüle Muhabbet-i Hak, Muhabbet-i Resûlullah doğar. 

 Yüzbin salavattan, bir "La İlahe İllallah" üstündür. 

 Bizim en büyük silahımız "Tevhid". Tamburalı silahımız da o, bazukamız da o. (Bazuka; tanksavar silahı demek.) 

 Gerçek Tevhid'le meşgul olanda kalp hastalığı olmaz. Kalbi Hakk'la meşgul olanda kalp hastalığı olmaz. 

 Ağır günahla duçar olanlara, Peygamberimiz Kelime-i Tevhid'in şifa olduğunu söylüyor. 

 Hangi arkadaşımız vefat ederse mutlaka 71.000 Kelime-i Tevhid yapılacak!  Kendi amel defterimiz için de 71.000-500.000 Kelime-i Tevhid yapabilirsiniz. Başta Sevgili Peygamberimiz ve diğer Peygamberlerin yüzü suyu hürmetine, Ümmet-i Muhammed'in ruhuna bağışlamak çok mühim. 71.000 Kelime-i Tevhid "La İlahe İllallah " diyen insana çekilir. 

 Tevhid 71.000 olacak. Bir oldu mu Alah'ın ismi içindir. Tek oldu mu iyidir. 

 Zikrullahın kaynağı Kelime-i Tevhid ve Lafza-ı Celâl'dir. 

 (5) "Allah" : Lafza-ı Celâl, denildiğinde Allah'ın beşbin ismini cem ederek bir anda söylenmiş gibi olunur. 

 Bir kere Allah demek, beşbin ismini söylemekten daha faziletlidir. 

 (6) "Hu" : Hu, Allah'a kavuşmak, maksada ulaşmaktır. Hu; İsm-i A'zâm'dır, Altı Esma'nın tercümanıdır. Evliyanın kalp gözünü açan Hu'dur. 

 "Hu " demek; "ben Sen' den geldim, Sen gönderdin, yine Sana döneceğim", "Allah'a kavuşmak" demektir. Hu, sana kavuşacağım. Hu, hedefe kavuşmaktır. 

 Gaye; Allah'a kul, Peygambere ümmet olmak. Hu, İsm-i A'zâm'dır. Nasıl olur? İsim o isim, ama ağız o ağız değil. Hu ismi "Sen'den geldim Sana döneceğim" diyor. İsim o isim, ağız o ağız olmadı mı gemi karaya vuruyor. 

 Kimsenin bulunmadığı yerde hulus-i kalple "La İlahe İllallah " dedin mi, Allah kâinatı hizmetine döker. 

 Yüzbin tane gelişigüzel şeyleri okuyana kadar bir tesbih kadar Allah'ı zikir et daha iyidir. 

 Kur'an-ı Kerîm'de zikirle ilgili öyle âyetler var ki: insanlar anlasa kalpleri ve dilleri hep zikirle meşgul olur. 

 Zikirle meşgul olmayan gönüller ölüdür. Zikirle meşgul olan gönüllere Mahşer, Mizan, Sırat'ta sıkıntı yoktur. Hazret-i Allah "Beni az dahi olsa kim hatırlarsa Ben onunla beraberim" buyuruyor. 

 Ehl-i tasavvufta ders yani rabıta  (zikir) görevi aynı beş vakit namaz gibidir. 24 saatte bir defa aksattın mı, Allah'a ve Resûlullah'a giden kabloyu taşıyan direklerden biri yıkılmış olur. 

 Altı Esma'yı günde 70 defa yapsan da şeytan senin yerine gelemez, ancak bir esmayı aşağı, diğerini fazla yaparsan şeytan sana musallat olur. Teşbihte 100 rakamına bağlı kalmak lâzım. Sizler Altı Esma'yı tekrar yapabildiğiniz kadar yapın. 

 Birisi Altı Esma'yı çok az buldu. Ama ben 100 Kelime-i Tevhid'i sabaha kadar tamamlayamadım. La'yi vurursun yedi kat göklerin, arşın başına çıkar, İllallah'ı vurursun altı kat yerlerin aşağısına iner. 

 Kırk gün gezersin kırda, bir gün uğrarsın kurda, o zaman başlarsın virde... 

 Al-i İmran Sûresi'nde iki yerde tevhidle ilgili âyet var. 

 Rızıkta, geçimde sıkıntısı olanlar 100 bin ile 250 bin "İhlâs-ı Şerif Sûresi" ni okusunlar! Peygamberimiz'e karşı sevgisi az olanlar da 100 bin ile 250 bin "Salavat-ı Şerife" getirsinler! 

 Cenâb-ı Allah'ın her isminden bir canlı yararlanır. 

 Bizim sizlere tavsiye ettiğimiz ders (Altı Esma) Hazret-i Peygamberimizin manen Hazret-i Veysel Karânî'ye ve tüm sahabeye verdiği derstir. Onların hepsi; Hazret-i Veysel Karânî, Hazret-i Ebûbekir, Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman, Hazret-i Ali bizim pirlerimizdir. 

 "Ellah" mı yoksa "Allah" mı denecek? Aslında ne tam "E" dir, ne de "A". İkisinin arasında söylenen bir harftir. Siz okurken hem "E" ile hem de "A" ile okumayın, ikisinin arasında çıkan harfle söyleyin. 

 "La ilahe illallah " derken dikkat edilecek. "La ilahe " söylenirken uzatmak serbest, gidebildiği kadar gitsin, "illallah " çok hızlı ve keskin denecek. Eğer "illallah " derken uzatırsanız Allah'ın varlığından bir şüphe etmiş gibi olunur. "Allah" lafzı söylenirken de baştaki harfler uzatılmadan, sondaki harfler de uzatılarak söylenmelidir. 

 Allah (c.c.) Ayet-i Kerîme'de; "Ey îmanla müşerref olan kullar! Gönüller ancak Beni zikretmekle mutmain olur, ruhlar ancak Beni zikretmekle huzur bulur " demektedir, 

 Kesiran; çok. Yapmış olduğunuz zikrin sayısını bilmeniz önemli değil, ancak değerini bilerek yapmanız önemlidir. 

 İnsanlar neye "şükür" eder? Neye "hamd" eder? Hesapsız nimet verir buna şükreder. Hastalığa ve belâya hamdeder. "Hamdolsun", benim gücüm yeterli değil, bunu benden al demektir. . 

 Allahu Tealâ, "kulum Benim emrime itaat etmedi mi, Ben onu ne eder eder sıkıntıya bırakırım" buyuruyor. Hiç zengin olup da zekâtını vermeyen adam huzur içinde gider mi? Malvarlığı ile hakikî olarak amel eden var mı? Zaten Türkiye'de malvarlığı ile amel yapılsa bir tane fakir kalmaz. 

 Acınki ekmek, tokunki değnek, kalplerdeki kirin ve pasınki tevhiddir. Beşikten kabire kadar Ümmet-i Muhammed'in Kelime-i Tevhid'e ihtiyacı var. 

 Allahu Tealâ; "Ben kimi seversem kendimle meşgul ederim, kimi nefretlersem de şeytanla meşgul ederim" demiştir.  

 Bir defa "La ilahe illallah" demek milyarlarca defa ağlamaktan daha iyidir. Ne dünyaya, ne de ahirete yararı olmayan ağlamanın zarardan başka menfaati yoktur. 

 Allah korkusundan ağlamak, Allah korkusuyla gözden akan yaşlar; mutlaka o kulun hallolmayan işi hallolur. İlâhî konuda bir emir var ki, yani Allah'ın emri; yedi Cehennem hiçbir suyla sönmeyen, büyük okyanusların söndüremediği Cehennem'i, umulur ki Allah korkusuyla gözden düşen yaşlar mutlaka söndürür. Ya dünyevî, isteği nefse kavuşamayıp da hırs ve gıcıkla ağlamak; dişsiz kurdun kemikle kendini oyalamasına benzer. 

 Bir mürid, mürşidinin emri doğrultusunda İslâmî yaşantısını düzene koyar ve tam bir hulusi kalple zikrini Rabıtasını sürdürüp giderse, yaptığı zikir kalbine yerleşir ve o kalp esas sıfatını kazanır. Artık o kişi istese de kalbinin zikrine engel olamaz. O zaman "veled-i kalp" tecelli eder. Ancak mürid bunun tecellisine kapılmamalı, bununla kendini oyalamamalı, zikirden ve ibadetten geri kalmamalıdır. Verilen ihsanlarla oyalanıp kalırsa, yüzme bilmeden büyük okyanusun ortasına düşmüş gibi olur, kurtulması mümkün olmaz. Bu sebeple mürid ihsan edilen manevî durumların hiç birine gönlünü kaptırmamalıdır. Bu şekilde devam ettiğinde artık gönlünde Cenâb-ı Allah'tan başka her şey yok olur ve Nahl Sûresi'nin 96. ayetindeki; 

 ﺑِﺴْﻢِ اﻟﻠّٰﻪِ اﻟﺮَّﺣْﻤٰﻦِ اﻟﺮَّﺣٖﻴﻢِ  

 ﴿ﻣَﺎ ﻋِﻨْﺪَﻛُﻢْ ﻳَﻨْﻔَﺪُ وَﻣَﺎ ﻋِﻨْﺪَ اﻟﻠّٰﻪِ ﺑَﺎقٍ وَﻟَﻨَﺡْﺰِﻳَﻦَّ اﻟَّﺬٖﻳﻦَ ﺻَﺒَﺮُٓوا اَﺟْﺮَﻫُﻢْ ﺑِﺎَﺣْﺴَﻦِ ﻣَﺎﻛَﺎﻧُﻮا ﻳَﻌْﻤَﻠُﻮنَ﴾  

  "Sizdeki tükenir Allah katındakiler kalır"  manası tecelli eder. Ancak hiçbir zaman kendinde bir şey hissetmemeli, "benim neyim var ki, herşey mürşidimin bana ihsanıdır", diyebilmelidir. Aksine bu hallerin tecellisinden sonra daha da dikkat etmeli, kendisine verilen emaneti kaybetmemek için çok çalışmalıdır. "Şimdi ben de yetiştim, artık mürşide ne ihtiyaç var(!)" gibi bir düşünce içine girerse her şeyini kaybetmiş müflis bir tacir gibi olur. 

 Sen, Cenâb-ı Allah'ın "Tevhid" ismiyle kalbini yıkasaydın kalbin şeytanın barınağı olmazdı. Sen nasıl bir insansın? 

 Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Şehadet, iki tarafı keskin kılıç gibidir. 

 Zikir kalbe inmedi mi bir şeye benzemiyor. "La'" yi yukarı çek, "illallah" ı aşağı doğru keskin söyle. 

 Allahu Telala, "kullarım her ihtiyacı ve yitiğini Beni anmakla bulur" demiştir. 

 İki gün üstüste Kelime-i Tevhîd getirdik, bu sayede kirli bir adamın sıcak bir banyoda yıkanarak kirlerden temizlenmesinden daha fazla gönüllerde bir temizlik yapılmıştır. Harap olmuş kalpleri Kelime-i Tevhid düzeltir. 

 Bakanda gözüne, düşünende kalbine ihanet edenleri çırpacaksınız, neyle? Kelime-i Tevhidle. 

 Zamanın birinde bir mürid mürşidine "maneviyatla yetişmek için ne yapayım" diyor. Mürşidi de "La ilahe illallah" de diyor. Mürid bunu söylüyor, ancak toplumun içine girince lüzumsuz konuşmalar, onun ateşini söndürüyor. Bu mürid bir kenara çekiliyor ve başlıyor Kelime-i Tevhid'e. Bu sefer o müride soruyorlar, "derdin ne? " , "La ilahe illallah ". "işin ne?" , "La ilahe illallah". Hülasa bütün sorulan sorulara "La ilahe illallah " cevabını veriyor. Bu mürid ölürken de "La ilahe illallah Muhammeden Resulullah, Allah Hu" diyor ve emaneti teslim ediyor. 

 Altı Esma'yı aksattı mı, Allah da onu aksatır. 

 Verilen vazifeyi hiç bırakmayacaksın. Fazla yaparsan millet senden yararlanır. Bir defa vazifeni yerine getirirsen sadece kendine yarar. 

 24 saatte en az bir defa Altı Esma mutlaka yapılacak. Eğer fazla yapılırsa ihlâs ve ihtikat sağlam olursa veled-i kalp uyanır. 24 saatte bir kez yapılmazsa kazası gerekir. Kadınlar ay halinde tesbih çekemez, ama içlerinden sessizce tevhid yapılabilir, kalbin soğumaması için. 

 Besmelesiz hiçbir şey yemeyin. Kur'an-ı Kerîm okurken olmaya ki besmeleyi unutursunuz, yoksa şeytan içinize girer. Besmele şeytanın kamçısıdır. Esas irşad kendi halinde kaldığın zaman Cenâb-ı Allah'ı zikretmektir. Toplu yapılan zikir ıslahtır. Biz bu zikirden çok yararlandık, Ümmet-i Muhammed de yararlansın istiyoruz. 

 Altı Esma'nın haricinde diğer esmaların manevî bir ağırlığı vardır. Onun ağırlığını kantarınız çekmez. 

 Pazartesi günleri 100 "Kevser Sûresi", Cuma günleri 100 "Ihlâs Sûresi" oku. Yapabilirsen hergün yap. 

 Tevhid'in kalbe inmesi için, gizli Cenâb-ı Allah'a içinden kargaşa olanlara ve nefsi ıslah için; günde 100 defa "Kâfirûn Sûresi" okunacak. 40 gün, 80 gün, düzelmezse 120 gün çekilecek. Allah'a karşı olan kötü düşünce,  küfür temizlenene kadar yapılacak, her zaman değil.   

 İhlas Sûresi'ni çok okuyan şeytanı kovar. 

 

 Peygamberimiz savaş zamanında sıkıştığında en sevdikleriyle uzaklaşır, bir yere oturur, "Ya Hayyu Ya Kayyum" diye zikrederdi. Hayy diri, Kayyum ismi olmasa hiçbir şey ayakta duramaz. Dara gelindiğinde zikredilir. 

 Meleklerin arşta tesbihi "Subbuhün kuddüsün Rabbüne ve Rabbül melaiketü verruh". 

 Bir sıkıntıya düştüğünüzde 1000 defa "Hasbünellahi ve ni'mel vekil" deyin. Düzgün söylenecek. 

 Yataktan kalkıldığında veya yeni uyanıldığında "La ilahe illallahu vahdehu la şerikeleh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve ala külli şey'in kadir" 3, 5, 7, 9 defa okuyunuz. 

 Dışarı çıkarken mutlaka "Besmele-i Şerif" çekiniz ve 3, 5, 7 defa "Ayet-el Kürsi" okuyunuz. 

 Camiide zikir yapılırken sesin diğer camii eşrafına duyulması haramdır. 

 Zeytin çekirdeğinden tesbih yaparsanız üzerini kazımayın. Beşyüzlük, binlik, binbeşyüzlük tesbih yapın iyi olur. 

 Tesbihin çalıştırılmasında, Allah dediğinde tesbihin bir hakkı olur. Tiryaki gibidir, nasıl tiryaki sigara ister, o da ister. 

 Cenâb-ı Allah'ın en çok sevdiği kullar ondan en çok korkanlardır. ("Nasıl olur?" diye soruldu, cevaben;) çok zikrederseniz olur.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder