27 Kasım 2024 Çarşamba

*** TEKBİR ( ALLAHÜEKBER ) NE DEMEKTİR?..*** 1. Tekbîr dinî terim olarak “Allahü teâlâyı yüceltmek sıfatları ve fiilleri itibariyle her şeyden yüce ve üstün olduğu, noksan sıfatlardan, şirkten (ortağı bulunmaktan), yarattıklarına benzemekten tenzîh etmek, uzak tutmak” mânasına gelen “Allāhüekber” cümlesini yahut bunu söylemeyi ifade eder, Sözlükte “yüceltmek, büyük olduğunu kabul etmek” anlamındaki tekbîr dinî terimdir. "Kebure" kökünden "tef'îl" babında bir mastardır. "Ey sarınıp bürünen peygamber! (Kalk insanları uyar, Rabbini yücelt (tekbir getir). Elbiselerini temizle. Azaba götürecek şeylerden sakın" (elMüzzemmil, 74/1-5).İlk inen ayetlerdendir. Hz. İbni ömer (Radıyallahu Anh) naklediyor ki; • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve askerleri (sefer sırasında) tepeleri tırmandıkça tekbir getirirler, inişe geçince de teşbihte bulunurlardı. Namaz dahi buna göre vazedildi." Ebu Davud, Cihad 78, (2595). *Dünyaya geldiğimizde sağ kulağımıza ezan sol kulağınıza kamet okunur "Allah-ü Ekber" tekbirlerle . 2. İbadete başlama parolamız ‘tekbir’ ledir..! Her gün beş vakit namazdan önce okunan ezan ,dünyanın her yerinde “Allāh-ü ekber” le başlar.Her saniye ,dakika yeryüzünde ezan okunur.En büyük parola budur. Farz namazlara durulurken okunan kāmet tekbir lafızlarını içerir. Ayrıca namaza başlama ve bir rükünden diğerine geçiş tekbirle olur. İlkine “iftitah tekbiri”, diğerlerine “intikal tekbirleri” denir. Günlük beş vakit kılınan 17 rekat farz namazda 94 defa, 20 rekâtlık sünnet namazlarda 110 defa, vitir namazında da 17 defa olmak üzere toplam 281, buna kunut tekbiri de eklenince 282 defa "Allahu ekber" denilmektedir. Ezan ve kametlerle birlikte bu sayı 342'ye ulaşır. 3. Cenazelerimizin namazını ‘tekbir’ le kılarız..! İnsan doğduğunda isim verilirken duyacagi ilk söz ‘’tekbir’’ dir. Tekbirsiz cenaze namazının sahih olmayacağı hususunda fakihler arasında görüş birliği vardır.İftitah (başlama) tekbiriyle birlikte dört tekbir alınır. 4. Bayramlarımız namazla başlar,namaza giderken ‘tekbir’ le sevincimiz başlar..! Kurban ve Ramazan bayramı namazına giderken sesli olarak tekbir getirmenin cevazı hususunda görüş birliği vardır. Bayram namazı kılınırken diğer namazlara göre daha fazla tekbir getirilir (zevâid tekbirleri). "Kurban bayramında Arifeden başlayıp bayramın dördüncü günü ikindi namazıyla biten (Teşrik Tekbirleri) okunur." 5. Hac ibadetini yerine getirirkende ‘tekbir’ getiririz…! Hacılar,Allah’ın misafirleri sayıldığı için O’nun huzurunda tekbirle O’nu yüceltmeleri ayrı bir değer taşır. Hacerülesved’i (istilâm) sırasında tekbir getirilir. Tavafın her şavtında tekbir getirililir. Safâ ve Merve tepelerine çıkılıp Kâbe görüldüğünde, Arafat’ta vakfe sırasında, Şeytan taşlama esnasında her atışla birlikte “bismillâhi vallāhü ekber” diyerek ‘tekbir’ getirilir.Hac küçük mahşerdir. Allah’a saygı duyup O’nun hoşnutluğunu gözetmek ve en sonunda O’nun huzurunda toplanıp niyetlerimizin ve eylemlerimizin hesabını vereceğimizi unutmamanın ilanı ‘tekbi’rdir 5. Kurbanlarımızı ‘tekbir’le keseriz…! Kurban amaçlı olsun veya olmasın hayvan keserken (Buhârî, “Eḍâḥî”, 14), avlanma esnasında ava ateş ederken yahut avcı hayvanı ava salarken besmeleden sonra tekbir getirmenin müstehap olduğu hususunda âlimler arasında görüş birliği vardır. İbadetlerde tekbir getiren müminler, bununla ibadetin ancak Allah’a yapılacağını, ondan başkasının buna lâyık olmadığını dile getirmektedirler. 6. Ku’randa ‘’tekbir’ Çocuk edinmeyen, hâkimiyette ortağı bulunmayan, âcizlikten münezzeh olduğu için bir dayanağa da ihtiyacı olmayan Allah’a hamdederim” de ve tekbir getirerek O’nun şanını yücelt! (İsra/111) Âyette ayrıca Allah’ın hüküm ve hâkimiyetinde ortağı bulunmadığı, O’nun için âcizlikten, dolayısıyla kendisine yardım edecek bir destekçiye asla ihtiyacı olmadığı hatırlatılarak, müslümanların dilek ve ihtiyaçlarını yalnız O’na arzetmeleri, hayatlarını buna göre düzenlemeleri, bu inancın verdiği onurla gayretlerini üretken kılmaları gerektiğine işaret edilmektedir. Tekbir buyruğu da müslümanların Allah’ı bu inançla yüceltmeleri anlamına gelmekte; böylece sûre, İslâm’ın ulûhiyyet ve tevhid inancının âdeta özeti olan veciz bir dua örneğiyle son bulmaktadır.Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 529-531 8. Allah lafzının ilk harfini uzatmak kelimeye soru anlamı kattığı, “ekber”i “ekbâr” veya “ikbâr” şeklinde okumak anlamı bozduğu için fakihler bu lafzı söylerken çok dikkat edilmesi gerektiğini belirtirler.Kur’an’dan bazı sûrelerin tilâvetinden sonra tekbir getirilmesi sünnettir. Bu konuyla ilgili olarak, vahyin bir süre kesintiye uğramasından sonra Duhâ sûresinin inmesi üzerine Hz. Peygamber’in “Allāhüekber” deyip sevincini gösterdiği, Duhâ ve ardından gelen sûrelerin peşinden tekbir getirilmesini istediği, Abdullah b. Abbas gibi ashabın ileri gelenlerinin de Kur’an okuttukları kişilerden bu sûrelerden sonra tekbir getirmelerini istedikleri rivayet edilir (Hâkim, III, 344; Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, III, 425-428; İbnü’l-Cezerî, II, 406). 9. Allahü teâlâ büyüktür. Kullarının ibâdetlerine muhtâç değildir. İbâdetlerin O'na faydası yoktur" mânâsına "Allahü ekber" sözünü imânın tadını ve zevkini kalbinin derinliğine indirip gönlünü Allah sevgi ve saygısıyla dolduran takva sahipleri ise, eriştikleri derece gereği, Allah'ın mülkünde ortağı ve yardımcısı olmadığını idrâk ederler ve bu hava içinde sık sık O'na hamd ederler. Büyüklüğünün kıyas ve nisbete girmediğini an¬layarak «Allah-u Ekber» diyerek teslimiyet gösterirler. 10. O halde O çok büyük Rabbı'nın ismini tesbîh ve tenzih et.» (Vakıa 96) Her şey O Büyük Kudret Sâhibi'nin eseri; her olay O'nun plânının gereği; her eser O'nun sanatının tezahürüdür. Hiçbir şey amaçsız, plânsız ve programsız yaratılmamıştır. Kâinatta mutlak bir denge ve düzen hâkim¬dir. Her insan o denge ve düzende yerini, hizmetini, amacını bilmekle yü¬kümlüdür. Ne olduğunu bilmeyen; nerede bulunduğunu, niçin bulunduğu¬nu da bilmez. Nereden niçin geldiğini bilmeyen, nereye niçin gideceğini de bilmez. Hayatının ölümle noktalanmasının hikmetini bilmeyen hayatın ve ölümün hikmet ve anlamını da bilmez. Şüphesiz ölüm bir son değil, sonsuzluğa açılan bir kapıdır. Bunu id¬râk etmiyen, her an ölümden korkar ve insan olmanın hedef ve hikmetin¬den uzaklaşır. O halde bütün bu hikmetleri, gerçekleri ve fizikötesi bilgileri bize en doğru ve doyurucu şekilde veren Rabbımızın ismini anıp O'nu tesbîh ve tenzih etmemiz gerekmez mi? O halde seferde,hazerde,seviçte ve hüzünde her yerde daima ’’Allah-ü ekber. Allah-ü ekber. Allah-ü ekber.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder